“Sussam gönül razı değil,
Söylesem kar eylemez.”
FUZULİ
Anadolu topraklarının harcını ecdat kanlarıyla sulayan fedakar dostlar,
Misak-ı Milli sınırlarını bölünmez bütün, Anayasa’da ifadesini bulan demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti ideallerine sadık sevgili ülküdaşlar…
Eminim ki, son günlerde gazete haberlerini okurken, görsel medyada haberleri izlerken hayretler içinde kalıyor ve zihninizde soru işaretleri beliriyordur.
Eminim ki, geçmişe dönüp zihninizde bazı olayları canlandırıyor ve sonunda “Bu günleri de mi görecektik?” diye hayıflanıyorsunuzdur.
Ve sonunda “Allahım aklıma mukayyet ol” diye yalvarıyorsunuzdur.
Sevgili dostlar,
Bir ülke düşünün ki anayasasındaki temel kurallarını tartışmaya açarak, kendi varlığını risk altına alsın, egemenlik hak ve yetkileri üzerinde tartışmalar yapılsın…
Bir ülke düşünün ki, dünyanın terörist örgüt olarak ilan ettiği bir örgütle ilişkisini açıklamaktan çekinmeyen, eli kanlı bu örgütün bu sözde lideri bebek katili olan şahsın kendilerinin önderi olduğunu gururla ifşa eden bir siyasi partiye hukukun yaptırımlarını uygulamaktan çekinen, onların söylemlerini ve eylemlerini masum ifade özgürlüğü sayma konusunda kamuoyu oluşturma gayreti içinde olan siyasi zihniyetlere sahip olsun…
Bir ülke düşünün ki, kamu kurumlarına bölücü örgüt militanlarının sızmalarına mani olma konusunda yöneticileri acz içerisinde olsun…
Bir ülke düşünün ki, terör örgütüne yardım ve yataklık eden siyasi oluşumlara müsamaha gösterirken, ona hukuki yaptırımları uygulamayı geciktirmek için hertürlü hilebazlığı yaparken, o eli kanlı teröristler yedi vatan evladına kahpece tuzaklar hazırlamaya devam etsin ve ocaklara ateş düşsün…
Bir ülke düşünün ki, düne kadar terör eylemleri olarak nitelenen canice hareketlerin bugün Kürt sorunu olarak tanımlanması. Doğu ve Güneydoğu’da yaşanan enflasyon, işsizlik, gelir dağılımındaki adaletsizlik, devletin verdiği hizmetlerden eşit yararlanamama diğer bölgelerimizde yaşanmıyormu?
Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde yaşanan sıkıntılar diğer bölgelerimizde de aynen yaşanmaktadır. Bu sorunları Türk milletinin asli unsurları olan Çerkezler, Boşnaklar, Arnavutlar, Lazlar yaşamıyor mu?
Bu sorunları sadece Kürt sorunu olarak tanımlamak bölücülüğe ve bölücü örgüte yaldız sürerek süslemekten ve kamuoyunun gözünde onları masum göstermekten başka anlam taşımaz. Sosyal ve ekonomik sorunları bir etnik sorun olarak tanımlamak bu ülkenin birlik ve bütünlüğüne verilecek en büyük zarardır.
Yetkililerin son günlerde diline doladığı 2009 yılının fırsatlar yılı olacağı açıklamaları doğrusu zihinleri karıştırmaktadır.
Bu millet, milletimizin bekası, vatanın birlik ve bütünlüğü, bayrağı ve manevi değerleri uğruna yüzbinlerce şehit vermiştir. Terör eylemleri nedeniyle de 10 bine yakın vatan evladını kara toprağa vermiştir.
Şimdi şehit analarının, babalarının, eş ve çocuklarının, milletini, vatanını ve bayrağını seven tüm yurttaşlarımızın siyasilerden bir açıklama beklemeleri hakları vardır.
Neler oluyor? Kürt sorunu diye tanımladığınız bu sorunu çözerken (!) nelerden fedakarlık edeceksiniz?
Bu konuda tatmin edici bir açıklama yaparsanız vatanımızın birlik ve bütünlüğü, milletimizin huzur ve refahı uğruna kara toprağa verdiğimiz Evlatlarımızın acısına daha kolay katlanacağız. Aksi takdirde kendimize arkadan hançerlenmiş gibi hissedeceğiz.
Saygılarımızla…
29 Mayıs 2009
İzmir Şehit Aileleri İnsan Hakları Yardımlaşma Derneği Yönetim Kurulu Adına
Nurettin Yeşilbağ
Yönetim Kurulu Başkanı