Cumartesi, Aralık 9, 2023
Ana Sayfa Haber Kamuoyunun dikkatine!

Kamuoyunun dikkatine!

2005 yılı sonlarında başlayan ve 2006 yılında da artarak devam etmekte olan bölücü terör örgütünün faaliyetleri sağduyulu vatandaşlarımızın kafasında soru işaretleri belirmesine yol açmaktadır.

Özellikle bölücü örgüt lehine yapılan gösterilerdeki yöntem farklılıkları dikkat çekicidir. 8-10 yaşındaki çocuklar bölücü örgüt militanlarına çelimsiz bedenlerini siper etmekte, böylece güvenlik güçlerinin olası bir müdahalesinde kendilerini büyük bir tehlikenin kucağına atmaktadırlar. Allah’a şükür ki güvelik güçlerimiz bugüne kadar sabırlı ve sağduyulu davranmış, bölücü terör örgütünün bu provokasyonlarına aklıselimle cevap vermişlerdir.

Ancak esas düşündürücü olan militan grubun içerisinde o minicik çocukların anne ve babaları da yer almaktadır. Bu nasıl bir anne ve babalık duygusudur ki minicik evladını bile bile ölüm riskine atabiliyor, esas düşündürücü olan budur. Kendi evladının bile hayatını hiçe sayan bir insandan insanlık sevgisi beklemek, Vatan, Millet ve bayrak sevgisi beklemek abesle iştigaldir.

Oysa toplumumuz ataerkil bir aile yapısına sahip olsa da aile düzeninin korunmasında ve geleceğimiz olan çocuklarımızın eğitiminde ananın etkisi her zaman çok önemli yer tutmuştur. Evlat ne kadar asi ve huysuz olsa da anasına karşı çıkamaz anasının istemediği bir davranış biçimi sergileyemez.

O zaman akla başka bir soru gelmektedir. Sorun anne ve babadadır. 07/04/2006 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde Mustafa Pamukoğlu imzası ile yayınlanan makalede konunun bu yönünü işlemektedir. O nedenle Sayın Mustafa Pamukoğlu’ nun “Analar Ayağa Kalkın” Başlıklı yazısını aynen alıyoruz ve cefakar, vefakar ve sağ duyulu analarımıza görevlerini bir kez daha hatırlatıyoruz.

Saygılarımızla.
Yönetim Kurulu Adına Nurettin YEŞİLBAĞ

Analar ayağa kalkın

Siz ki, Kurtuluş Savaşı’nı Atatürk ile birlikte yüce ulusumuza kazandıransınız.

Siz ki, Anadolu’ da tarlalarda başı çekensiniz.

Siz ki, Anadolu’ nun ırazca anasısınız,

Siz ki, annesi bakıma muhtaç diye işini gücünü bırakıp yıllarca senin yanından ayrılmayan, senin helalliğini almanın çok önemli olduğunu düşünen evlatları doğurdunuz.
Siz ki, çocuğum okusun diye psikolog, sosyolog, matematikçi oldunuz.

Siz ki, evde disiplini sağlayan, manevi otoriteniz altında en sert erkeklerin bile saygıda kusur edemediği saygı abidesisiniz.

Siz ki, sağlığınızda iş ortaklığı yapan kardeşlerin dayanışma harcı, siz gittikten sonra dağılan ailenin anasısınız.

Siz ki, şefkati, merhameti, sevgiyi, saygıyı bize öğretensiniz.

Siz ki, evin bütçesini, yatırımlarını yöneten, yönlendirensiniz. Sizin hayır dediğinizi yapmak birçok şeyi göze almaktır.

Siz ki, geceleri gözyaşı dökerek evladına dua eden, vatana ve millete hayırlı evlat diye gönül geçirensiniz.

Siz ki, yoksullukta bir çorbanın doyumsuz lezzetini bize hissettiren, sabrı ve kanaatkarlığı öğretensiniz.

Siz ki, evli, çoluk çocuk sahibi olsak bile hala bizi yeni okula gönderir gibi üstümüze titreyensiniz.

Siz ki, “ana başa taç imiş, her derde ilaç imiş” ezgisini söyletensiniz.

Ne oldu size? Niye zılgıt çeken analar oldunuz? Zılgıt sevinç haykırışıdır. Öyleyse Vatan’ın parçalanmasını muştulayan zılgıtlar mı, bunlar. Neden çocuklarınız size rağmen taş atan çocuklar oldu? Taş atma yerine okulda olmaları gerekmiyor mu? Okulda arkadaşını öfke ile bıçaklayan çocuk sizin çocuğunuz değil mi, yoksa siz mi çocuğunuzun peşini bıraktınız?

Saatlerce TV programlarında doğu sorunu ve okullardaki şiddet tartışılırken herkes diyor ki; “Bu meseleyi yaratan sebepler ekonomik, sosyal, siyasal ve terör olgusudur. Bu etkenler ve nedenler birlikte ele alınmalı ve paralel çözüm getirilmeli. Peki, bütün bu sebepleri analiz edecek ve çözüm üretecek kim, sizin çocuklarınız. Asil sebep siz anaların “Bu Vatan Bizim” diye ayağa kalkmamanız.

Anadolu’nun sağduyusunu temsil eden analar meseleye el koyun. Bunu yabancıların silahsız savaşı, içerden çökertmesi olarak kabul edin, bunlara geçit vermeyin. Siz ancak “Irazcanın Dirliğini” yaratırsınız. Kükreyin. Bakın o zaman eli silahlı ve bıçaklı olanlar, ülkesinin zararına bilerek ya da bilmeyerek çalışanlar yanınızda süt dökmüş kedi gibi olacaklar. Bu ülkenin kaderi sizin elinizde.

Eğer siz kükreseniz bile işler değişmezse o zaman korkacak, umutsuzlukla ağlayacağız.

NOT: Bir çağrı da uzmanlara; Bu Vatan parçalanırsa ne ekonomi ne vergi, hiçbir şeyin önemi kalmaz.

İLİŞKİLİ HABERLER

GÜNCEL HABERLER

- Advertisment -