“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,
Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır”
Duygularını bu dizelere döken şair, Türk milletinin vatanına, bayrağına, milli ve manevi değerlerine ne derece önem verdiğini ne güzel belirtmiştir.
Her Türk vatandaşı da şairin bu duygularını doğrularcasına vatanı, milleti, bayrağı için hayatına feda etmeyi şereflerin en büyüğü saymış, bu uğurda canını vermekte hiçbir zaman çekinmemiştir. Tarihimize bir göz atacak olursak, bu duruma çokça rastlamak mümkündür.
Plevne’de, Galiçya’da, Trablusgarp’da, Yemen’de, Balkanlar’da hele hele Çanakkale’de atalarımız vatan için millet için, ezan için, bayrak için nasıl mücadele edilip can verileceğini tüm dünyaya göstererek onlara unutamayacakları bir ders vermiştir.
Şehitlik, gerek Türk kültüründe gerekse İslamiyet’te rütbelerin en büyüğü kabul edilmiş; bu kitabımız Kuran-ı Kerim’de de Allahü Teala’nın Ayet-i Kerimeleriyle doğrulanmıştır.
“Şehitler için; sakın “ölüler” demeyiniz. Onlar diridirler ama siz göremezsiniz.”
(Bakara Suresi:154. Ayet)
26 Ağustos 1071 Malazgirt Meydan muharebesi ile Anadolu’yu yurt edinen Türk Milleti bu topraklarda sayısız devletler kurarak bu toprakları ilelebet Türk yurdu Anadolu olarak dünyaya kabul ettirmiştir. Anadolu toprakları, bugüne kadar etnik ve dini farklılıkları olan ulusları bağrına basmış, üzerinde yaşayan uluslar arasında barış ve kardeşliğin yeşerip gelişmesine olanak sağlamıştır.
Anadolu toprakları üzerinde kurulan en büyük Türk devleti olan Osmanlı İmparatorluğu döneminde de barış, adalet, hukuk ve insan hakları yönünden sözde medeni, Avrupa’ya dersler vermiştir.
Tarih sayfalarını karıştırdığımızda Fransız engizisyon mahkemelerinde aforoz edilmekten ve giyotinden kaçarak, Osmanlı İmparatorluğu’na sığınan bilim adamlarına çokça rastlamak mümkündür.
Ancak, 19. yüzyılın son çeyreğinde emperyalist devletler Osmanlı İmparatorluğu içindeki uluslar arasındaki farklılıkları istismar ederek, milliyetçilik akımını körükleyerek, bu farklılıkları düşmanlığa dönüştürmeyi başararak 1. Dünya Savaşı sonrasında imparatorluğun parçalanmasına sebep olmuşlardır. Temel amaçları ise, Türk milletini tarih sayfalarından silmektir. Bunu Sevr Antlaşması’ndan anlamak mümkündür. Fakat evdeki hesap çarşıya uymamış, Anadolu topraklarında belirli hesapları olan devletler paylaşmaya hazırladıkları Anadolu toprakları üzerinde yaşayan Türk milletinin eşsiz direnişiyle karşılaşmışlardır.
Beş yıla yakın bir süre devam eden Kurtuluş Savaşı’ndan sonra emperyalist devletler geldikleri gibi geri gönderilmiş ve Anadolu toprakları düşmanlardan temizlenmiştir.
Dünyadaki mazlum uluslara örnek teşkil edecek kadar dünya tarihinde önemli bir yere sahip olan Kurtuluş Savaşımızda yurdumuzun Doğu, Güneydoğu, Karadeniz, Ege ve Akdeniz bölgelerinde yaşayan tüm Türk vatandaşları canla başla savaşmış ve vatanın kurtarılmasında seve seve can vermişlerdir. Bunu Çanakkale Şehitliği’nde yan yana yatan Mardinli, Erzurumlu, Karslı, Diyarbakırlı, Mardinli, Samsunlu, Edirneli, Sivaslı, Çorumlu velhasıl yurdumuzun her yanından vatandaşlarımızı yan yana görürsünüz.
Fakat emperyalist ülkeler için hesap kapanmamıştır. Coğrafi konumu ve stratejik özellikleri sebebiyle Anadolu toprakları bu ülkelerin her zaman iştahını kabartmıştır. Gizli emellerini gerçekleştirmek için fırsat kollamaya başlamışlardır. Bu tehlikeyi sezen ulu önder Atatürk, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinde, Atatürk milliyetçiliğine dayanan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını öncelikli kılan, bir Atatürk Milliyetçiliği kavramını yerleştirmiştir.
Anayasamızda dili, dini, mezhebi, etnik kökeni, siyasi görüşü, rengi ne olursa olsun bütün Türk vatandaşlarının kanun önünde eşitliği, hiç bir sınıfa, zümreye ve aileye ayrıcalık tanınamayacağı ilkesi yer almıştır.
Değerli dostlar; hoşgörünüze sığınarak tarihimizi biraz karıştırarak olayları hem hatırlamak, hem hatırlatmak istedik. Geçmişi doğru değerlendirmeyen milletlerin geleceğe güvenle bakamayacakları düşüncesiyle geçmişimizi değerlendirmek istedik.
Emperyalist ülkeler geçici olarak rafa kaldırdıkları Anadolu toprakları üzerindeki gizli emelleri ile ilgili dosyayı 1960’lı yıllarda tekrar açarak vatandaşlarımız arasındaki siyasi görüş ayrılıklarını düşmanlığa dönüştürerek milletimizi sağ-sol diye kamplara ayırarak babayı oğula, kardeşi kardeşe düşman etmişler ve on binlerce gencimizi birbirine öldürtmüşlerdir.
Bu olaylarda milletimize büyük acılar yaşatmış, maddi ve manevi büyük kayıplara sebep olmuşlardır. Nihayet 12 Eylül harekatıyla demokrasimizin yara almasına sebep olmuşlardır.
İç ve dış mihrakların tezgahlayacağı oyunlar henüz bitmemiştir. Bu defa Anadolu toprakları üzerinde bu güne kadar barış içinde yaşamış, etnik kökeni farklı Türk vatandaşlarımız arasındaki bu farklılığı istismar ederek güya Kürt kökenli vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerini savunma iddiası ile bir terör örgütü kurarak oyunlarını sahnelemeye başlamışlardır.
Amaçları ise yurdumuzdaki insanlar arasında barış ve kardeşliği bozarak milletimizin gelişmesini önlemektir. Kurulan bu terör örgütü eli ile eylemlere başlamışlar ve bu eylemler on yedi yılı aşkın bir süre devam etmiştir. Yurdumuzun doğu ve güneydoğusu terör eylemleri nedeniyle çok mağdur olmuş; bu bölgelerimizde yaşayan vatandaşlarımızın devlet hizmetlerinden yeterince yararlanmaları engellenmeye çalışılmıştır.
Okullar, sağlık ocakları, hastaneler, şantiyeler basılmış; doktorlar, öğretmenler, postacılar, imamlar ve teknik personel çalışamaz hale getirilmiştir. Böylece teröristlerin ve onların ağalarının istekleri gerçekleşmeye başlamıştır. Eğitimsiz, işsiz, sağlıksız bir toplum onların propaganda malzemesi için bulunmaz bir fırsattır. Çünkü yarasalar ışığı sevmezler.
Terör eylemleri nedeniyle yurdumuzun doğu ve güneydoğusunda bir kaos ortamı yaratılmış, vatandaşlarımız arasında devletine karşı güvensizlik yaratılmaya çalışılmıştır. Daha da önemlisi Türk-Kürt düşmanlığını yaymaya çalışmışlar ancak vatandaşlarımızın sağduyusu ile bunu başaramamışlardır. Bu amaçlarını gerçekleştirmek üzere çeşitli siyasi oluşumlar meydana çıkarmışlarsa da, bu oluşumlar terör örgütüne lojistik destek ve militan temin etmenin dışında hiçbir siyasal faaliyette bulunmamışlardır.
Yıllarca yaşanan terör hareketleri yüzünden milletimiz ve yurdumuz büyük kayıplar vermiştir. Terör eylemlerini bastırmak üzere devletimizin yaptığı harcamalar iç ve dış borçlarımızın toplamına yakındır.
Verilen canlar nedeniyle milletimizin yaşadığı acıların tarifi mümkün değildir. Bu olaylarda verilen 35 bin can, geride on binlerce dul eş ve yetim çocuk, gözü yaşlı ana baba ve kardeş bırakmıştır. Tüm vatandaşlarımızın bu olayları doğru değerlendirip, bunlardan ders çıkaracağını biliyoruz.
Üzerinde yaşadığımız coğrafyanın özellikleri nedeniyle bu olayların zaman içinde tekrar yaşanacağı sinyallerini vermektedir. Yurdumuz üzerinde çıkar hesapları olan dış güçler ve onlara yardımcı olabilecek, onlarla amaç birliği içinde olabilecek vatan ve millet sevgisinden nasibini almamış vatan hainleri her zaman bulunacaktır.
Ancak vatanını ve milletini, bayrağını, milli ve manevi değerlerini seven, bu değerleri her şeyden aziz bilen vatandaşlarımız oldukça şer odakları amaçlarına hiçbir zaman ulaşamayacaklardır.
Bütün bu gelişmeler ışığında millet olarak uyanık olmamız gerekliliği ortadadır. Bizler Edirne’den Kars’a, Hakkari’den Muğla’ya bu vatan topraklarında yaşayan tüm vatandaşlarımızın dili, dini, mezhebi, etnik kökeni, siyasi görüşü ne olursa olsun kardeş olduğuna inanıyor ve Türkiye Cumhuriyeti’nin şerefli birer yurttaşı olduğunun bilincinde olmalarını diliyor ve bu duygularla emperyalist ülkelere ve onların içerideki yardakçılarına diyoruz ki; Elinizi yakamızdan çekin artık…
Türk milleti olarak elbette devletimizden beklediğimiz ama bugüne kadar yapılmayan, yapılamayan açılımlar olduğunu biliyoruz. Devletimizin bu açılımları en kısa sürede gerçekleştireceğini umuyoruz.
İç barışımızı bozmadan, dış güçlerin oyunlarına gelmeden birlik ve beraberlik içinde bütün sorunlarımızı aşacağımız günler yakındır.
Bir şehidimizin mezar taşındaki bir dörtlükte:
“Hayat nedir ki?
Sonu bir avuç toprak değil mi?..
Vatan için ölmekten değil,
Unutulmaktan korkarım” denilmektedir.
Aziz şehitlerimiz;
Rahat uyuyunuz. Uğrunda hayatınızı feda ettiğiniz Türkiye Cumhuriyeti ve milleti ilelebet yaşayacaktır. Mekanınız cennet olsun.
Aziz dostlar;
Bu vatan için canlarını feda eden aziz şehitlerimizin anılarını canlı tutmak üzere oluşturduğumuz web sitemizi ziyaretinizden dolayı minnet ve şükranlarımızı sunarız.