Bugün 18 Mart 2009. Çanakkale Deniz Zaferi’nin 94. Yıldönümü ve Şehitleri Anma Günü…
Günün anlam ve önemine binaen yapılan anma programlarında süslü sözlerle nutuklar atılacak, Çanakkale’de Türk milleti tarafından yazılan destanın öneminden bahsedilecek ve bedenlerini hain kurşunlara hedef ederek, kara toprak olurken bayraklaşan, bizleri özgür ve bağımsız kılabilmek için hayatının baharında canından ve cananından vazgeçen, Çanakkale’de Ata’sından aldığı emaneti korumak ve yüceltmek için Ata’sına yaraşır bir evlat olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü korumak adına görev yaparken, vatan toprağını al kanlarıyla sulayan aziz şehitlerimizi saygı ve minnetle anacağız. Ruhları şad olsun.
Ancak, onların manevi huzurlarında yüzümüz kızarmadan, başımızı önümüze eğmeden, utanmadan durabilecek miyiz… İşte bundan emin değilim.
Sanki aziz şehitlerimiz bize şu soruları soracak gibi geliyor:
– Biz Misak-ı Milli sınırları içinde bir ve beraberiz dedik. Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Sarıkamış’ta Türk, Kürt, Çerkez, Boşnak, Alevi, Sünni demeden omuzomuza savaştık. Şehitliklerde yan yana yattık vatan toprağına. Peki siz ne yaptınız?
– Biz imkansızlıklar içinde milletimizin boynuna takılmak istenen esaret zincirini kırdık. Ona istiklal ve bağımsızlığını hediye ettik. Peki siz ne yaptınız?
– Biz yedi düvelle savaşırken, hayvan dışkılarından topladığımız arpa taneleri ile açlığımızı bastırırken tek parolamız vardı : Her şey vatan için… Peki siz ne yaptınız?
– Biz vatan ve millet için çalışmak en büyük ibadetir düsturu ile halka hizmet Hakk’a hizmettir diye bildik ve bu uğurda şehit olduk. Peki siz ne yaptınız?
– Biz Türk milletini ümmet olmaktan çıkarıp millet olma bilincini vermiştik. Peki siz ne yaptınız?
– Biz şehadet şerbetini içerken Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, sosyal ve hukuk devleti olması hedefimizdi ve size öyle teslim ettik. O’nu korumak ve yüceltmek görevi size aitti. Peki siz ne yaptınız?
– Biz tek millet , tek devlet, tek bayrak ve tek dil dedik, bu amaçla içtik şehadet şerbetini. Peki siz ne yaptınız?
– Biz anamıza yazdığımız mektuplarda ‘’Ben Şehit olursam sakın ağlama ‘’diye tembih ettik. ”Kanım yerde kalmaz” dedik. Peki siz ne yaptınız? Güldürebildinizmi anamın yüzünü? Kanımızın yerde kalmaması için ne yaptınız?
Doğrusu bu sorulara vereceğimiz mantıklı bir cevap olacağını zannetmiyorum ve emin olun ki aziz şehitlerimiz bize bakıp acı acı gülümseyecek gibi geliyor.
Aziz şehitlerimizin bize bıraktığı emanetleri iyi koruduğumuzu, O emanetleri yaşatmak ve yüceltmek adına doğru şeyler yaptığımızı kimse iddia edemez. İşte bu gerçeklerden dolayı Türk milletinin bir ferdi olarak şehitlerimizin önünde yüzüm kızaracak ve verecek bir cevabım olmadığından dolayı başımı öne eğeceğim.
Aziz şehidim;
Ruhun şad olsun. Nurlar içinde yat.
Dilerim ki Türk milleti gaflet uykusundan uyanıp, emanetlerine sahip çıkacaktır. Bu inancımı hala muhafaza ediyor, manevi huzurunda saygıyla eğiliyorum. [18 Mart 2009]
İzmir Şehit Aileleri İnsan Hakları Yardımlaşma Derneği Yönetim Kurulu Adına
Nurettin Yeşilbağ
Yönetim Kurulu Başkanı